13 Temmuz 2012 Cuma

           İzmir' li olmanın verdiği duygumu, İzmir' i sevmek mi kestiremediğim müthiş bir bağlılık bu çok seviyorum Çeşmeyi.. Kendimi yalnız hissettiğim zamanlar ya da içinden çıkamayacağım zor dönemler geçirdiğimde yaz kış farketmez bırakıyorum kendimi Çeşme nin dost kollarına. Yadsımıyor beni alıveriyor kollarının arasına hoş geldin diyor. Hoşbulduk diyorum. Hele birde sabahın ışıklarıyla gitmişsem güzel bir kahvaltı sonrasında.. Dalıyorum uçsuz bucaksız denize... Başlıyorum sağır dilsiz duygularımı dökmeye... Anlatıyorum sıkılmıyor, dinliyorda dinliyor. Beni kendimle öyle bir iç mahkemeye sürüklüyor ki. Şimdi cevapla bakalım anlattıklarını diyor. Kah kendi kendime gülüyorum, kah güneş gözlüklerimin ardından akan boncuk boncuk gözyaşlarını yanaklarıma düşmeden siliyorum. Rahatlıyorum... Dolaşıyorum sokaklarını. Ben geldim diyorum. Böyle işte. Dost bellediğim yer. Nedenini bilmediğim sevgi. İzmir' i değişmem hiç bir yere. Ablamla enişteminde beni alacakları programlarında Çeşme seçenekli oluşu hoşuma gidiyor. Sunulan seçenekler arasında Çeşme kaçınılmazımız :) Evlendikten sonra da eşimle ve dünyam bir buçuk yaşında oğlumla geldiğim yer burası...

Çeşme' nin sokaklarını, evlerini, yollarını, dondurmasını, denizini ve şevkisini çeşmeye gidenler bilir. İzmir' in vazgeçilmezidir kumru.... E birde İzmir'in vazgeçilmezi Kumrumcu Şevki dense iş tamamiyle değişir :)



böyle güzel bir yerde böyle güzel tatları yemek doyumsuz.. Hele birde ortaya konan turşu kasesini bitirdikten sonra ikinciye geçen biri olarak. Ekşiye hayır diyemem. Yenilen kumrulardan sonra sıra gelirki...

Çeşme çarşısında, damla sakızlı dondurma yemeye...





Yazın o sıcağının hakkını verircesine, harika bir lezzetle kendini ikram ediyor bizlere. Dondurmamızı da yedikten sonra.. Gidilecek yer belli artık...


 Alaçatı sokakları... o şahane rengarenk şirincecik sokakları gezmeye..

Dekorasyonun sokaklara döküldüğü yer burası. Kapı önünde masalar. En şık haliyle bezenmiş sofralar ve yanı başında fotoğraf makinesiyle geçen insanlarla, en güzel renklerin buluştuğu alaçatı sokakları.

Her yer cıvıl cıvıl renklerle restore edilmiş. Küçük şık restoranlarla ve butik otellerle bezeli alaçatı sokakları.

Duvardaki renklerin uyumu, koltuklar, tabaklar, minderler ve masalara konmuş minik renkli çiçekler..
Hepsinin müthiş neon renklerle uyumu harika.
Bakarken yüzde beliren tebessümler çok hoş.

Gezmeye doyamadığım
Çeşme' ye gittiğimde uğramadan
dönemeyeceğim sokaklar.
Her seferinde aynı heyecanla
ve merakla gezdiğim yer.
Burada başka hissediyorum
kendimi huzurlu mutlu ve çocuk gibi.


Acıktıysak, seçeceğimiz bu mekanlardan birinde yapılan iştahlı yemek ziyafetinden sonra, sakızlı türk kahvesinide içtikten sonra.... her seferinde ya kendime ya da sevdiklerime aldığım, bileklikler, kolyeler, duvar süsleri, buzdolabı süsleri ya da çeşme özel hatıralarıyla buradan, en yakın zamandan görüşmek dileklerimle ayrılıyorum.


 BU ARADA EN ÖNEMLİ NOT: ÇEŞMENİN AYA YORGİ KOYUNU, ILICA SAHİLİNİDE UNUTMAYALIM! EŞSİZ GÜZELLİKTE SAHİLLERE SAHİP ÇEŞMENİN İPEK GİBİ KUMUYLA BÜTÜNLEŞMİŞ MAVİNİN EN GÜZEL TONLARINDAKİ ILIK DENİZİNE GİRDİĞİNİZDE ÇIKMAK İSTEMEYECEKSİNİZ...



2 yorum:

  1. Merhabalar sizde benim gibi yenisiniz blogta anladigim kadariyla, ayrica bir ortak noktamizda izmirli olmamizmis. Her yaz gelemesemde gonlum hep orda, resimlerde harika olmus baya bir hasret giderdim izmirimle, ins baska postlarda gorusmek uzere. Sevgiler...

    YanıtlaSil
  2. evet yeniyim çok yeni :) izmirli birini görmekte ayrıca güzel. Görüşmek üzere... sevgiyle..

    YanıtlaSil